Ulysses Moore RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Ulysses Moore RPG

Maceralarla dolu bir dünyaya adım atmaya hazır mısınız? O zaman ne duruyorsunuz? Zaman kapısını aralayın!
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Leo Brown

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Leo Brown
Kapı Yapıcısı
Kapı Yapıcısı



Mesaj Sayısı : 2
Kayıt tarihi : 06/03/12
Yaş : 24
Nerden : Doğma büyüme Kilmore Koyu

Leo Brown   Empty
MesajKonu: Leo Brown    Leo Brown   Icon_minitimeSalı Mart 06, 2012 10:55 am

Cadılar, büyücüler, savaşçılar, okçular, ejderhalar, orklar ve elfler... Kim bunlara inanır ki? Daha bir hafta önceye kadar bende buna inanmıyordum. Ta ki o uğursuz günde elflerin soyundan gelen bir büyücü olduğumu öğrenene kadar. Ah birde uğursuz orkun bana saldırması! Zaten ustam olmasaydı şu anda kellem bir orkun evini süslüyor olacaktı (eminim hiç hoş bir duygu değildir.) fakat şu an orkun kafası ustamın evini süslüyor.
Orku tüm detayları ile hatırlıyorum. Kuyu yeşil bir ten, delici bakışlar ayrıca uzun, sivri dişler. Tabii iğrençlik unutulmamalı. Bense daha zarif ve daha insansıyım. İnsanlardan iki farkım var biraz uzun ve sivri kulaklar ayrıca tamamı yeşil göz bebekleri (tabi sadece elf kampında).
Sokakta kendi halime yürüyordum. Birden arkamdan biri bana seslendi. Arkamı döndüğümde bir erkek boynuma baltasını dayadı. Ardından değişti. Ten rengi koyu yeşil oldu ve dişleri uzadı. Garip olan ise (!) tüm bunların iki saniyede olmasıydı. Yapabileceğim en saçma şeyi yaptım, kaçtım. Tabi ork peşimden geldi zannettim ama yanılmışım. Bir patlama sesi duyunca arkamı döndüm. Biri orkla savaşıyordu. Gerçi hangisi garip belli değildi. Biri yeşil tenli, uzun sivri dişli bir ork diğeri ellerinden ateşler, yıldırımlar çıkaran bir adam. Neyse adamın orku öldürmesi az zaman aldı. Sonra bana koşmaya başladı. Aha işte kötü biri daha, diye düşündüm. Hiç vakit kaybetmeden koşmaya başladım. Ve adam önümde belirene kadar koştum. Bana
“Sakin ol”
dedi ve beni tuttu. Sanki ezildim, üstümde tepinildi ve şişirildim. Üstelik bunlar yarım saniyede oldu. Olduğum yer çok farklıydı. (Benim gibi) kulakları uzun ve gözleri yeşil insanlar vardı. Kimileri ok atıyordu, kimileri kılıçlarla dövüşüyordu, kimileri ise yanımdaki adam gibi garip şeyler yapıyordu.
“Merhaba elf büyücüsü Ka Hu. Ben İm Fi. Senin büyü ustanım. Al, yaşamak için buna ihtiyacın olacak.”
dedi ardından bana bir çanta attı. Çantanın içinde kıyafetler ve iki tane kese vardı.
“Birinci kesede buranın parası olan Mon diğerinde ise temel büyü malzemeleri var. Giyinince meydana gel. İşte giyineceğin yer.”
dedi ve hızla uzaklaştı. Yaşamak için giyinmem gerekiyorsa (!) bunu yapardım. Bende kulübeye yöneldim.
Meydana gittiğimde İm Fi konuşuyordu.
“… katılacak olan büyücünün adı Ka Hu insan dünyasında ise Leo. İşte orada.”
dedi ve beni gösterdi. Ardından herkes bana baktı. Biri
“Bu ezik mi Ka Hu”
diyince herkes gülmeye başladı.
"Bu ezik kıçına tekmeyi basar."
dedim. Çocuk birden kılıcını çekti hiç hazır değildim. İm Fi’nin dediklerini hatırladım. “Temel büyü malzemeleri.” Elimi keseye soktum. Boştu. Tam elimi keseden çıkaracaktım ki elimde bir bilye oluştu. Elimi keseden çıkarttım. O anda vücudumun kontrolünü kaybettim. Dudaklarım büyülü sözler söylemeye başladı. Son söze gelmeden önce bilyeyi çocuğa fırlattım. Son büyülü sözü söyleyince bilye ateş topuna dönüştü ve çocuğa çarptı. Çocuk yere yığıldı. Ardından bende.
Uyandığımda çığlıklar duydum. Ayağa kalkmaya çalıştım ama biri sanki tüm enerjimi almıştı.
“Yavaş ol.”
“Kimsin sen?”
“Benim İm Fi. Hemen buradan gitmeniz gerek. Sen, Lia ve Nick. Orklar kampı bastı.”
“Ama ben daha eğitim almadım.”
“Gerek yok. Sende Angi Magi var. Yani büyün senin yerine işleri hallediyor. Masanın üstünde bir çanta var. Sakın almayı unutma! Lia, Nick gelin. Çabuk gidin buradan.”
“Ama hala giyinmedim.”
“Yolda halledersin.”
“Şapşal.”
Hemen yola çıktık. Lia bir okçu Nick ise bir savaşçıydı. İşte maceralarımızın başlangıcı ve sonu yaklaşmıştı. Ardından büyük çok büyük bir sorun olduğunu fark ettim. Çanta …
“Geri dönmeliyiz.”
“Neden?”
“Giyinmen mi gerek?”
“Hayır çantayı unuttum. İm Fi çantayı unutma demişti.”
“O zaman geri dönmeliyiz.”
“Lanet olası çantayı unutmasan olmazdı değil mi?”
“Evet olmazdı.”
“Tartışarak vakit kaybedemeyiz. Geri dönmeliyiz.”
Lia bunu söyledikten sonra yayına bir ok yerleştirdi ardından Nick kılıcını kınından çıkardı ve kampa doğru koşmaya başladık. Yolda Lia bana
“İm Fi sana bunu vermemi söyledi. Bu bir büyü kitabı.”
dedi ve cep boy sözlük boyutunda küçük bir kitap uzattı.
“Hani bende Angi Magi vardı?”
“İşimizi şansa bırakamayız.”
Kampa vardığımızda gerçekten kötü durumda olduğumuzu gördüm. Yeniliyorduk. Her yerde yangın vardı. Büyü kitabına baktım. Yangın söndürme büyüsü yoktu ama yağmur yağdırma olabilirdi. Aklımdan “yağmur” sözcüğünü geçirdim. İşte büyü gerekeni yaptı. Vücudumun kontrolünü eline aldı. İstemsiz bir şekilde elimi havaya kaldırdım ve büyülü sözleri söyledim. Yağmur yağmaya başladı. Ama vücudumu hala kontrol edemiyordum. Etrafa büyüler savurmaya başladım. Çok geçmeden tam kalbimin üzerinde bir acı hissettim. Yere yığıldım ve bir daha hiç kıpırdayamadım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Julia Covenant
Kilmore Koyu Şövalyesi/Admin/St. Ives Koleji 3. Sınıf
Kilmore Koyu Şövalyesi/Admin/St. Ives Koleji 3. Sınıf
Julia Covenant


Mesaj Sayısı : 79
Kayıt tarihi : 15/06/11
Yaş : 26
Nerden : Londralıyım ama Kilmore koyu'nda doğup büyümüş kadar oldum.

Leo Brown   Empty
MesajKonu: Geri: Leo Brown    Leo Brown   Icon_minitimeCuma Mart 09, 2012 7:49 am

Puanınız 95 (Biraz bol keseden verdim ama alien )
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://ulyssesmoore.forumdizini.com
 
Leo Brown
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ulysses Moore RPG :: RPG Puanı Belirleme-
Buraya geçin: