Annem ölmüştü. Hayat bitmişti her ikimiz için de ve babam tüm bunları unutabileceğimi sanmıştı. Bu beni daha da sinirlendirmişti ve annem'in ölümü hakkın da haber yapmak isteyen habercilere de sinir olmuştum zaten. Onlar yüzünden evden dışarı bile çıkamıyorduk. Bir gün bu işe son verme kararını aldım kendi kendime ve dışarı çıkıp habercilere saldırdım. Bir kamera kırabilmiştim henüz ki babam beni durdurdu ve sonraki gün ilk araba ile beni Kilmore Koyu isimli bir kasabaya gönderdi. Bende bavullarımı topladım ve sabah erkenden yola çıktım.
Kilmore Koyun'un oldukça uzağında araba durdu ve ne olduğuna bakmak için arabadan indim. Yol da büyük çukurlar vardı. Anladım ki bundan sonrasını yürüyerek devam etmek zorun da kalacaktım. Büyük bir sinirle bavullarımı bagajdan aldım ve üstünde "Girilmez/ Girmek Tehlikeli ve yasaktır/ Yol tadilatı..." vb yazan bir tabelaya yumruk atıp yoluma devam ettim...
Saatler sonu da Kilmore Koyuna varmıştım. Üstümdeki sinir/stresi atmak için denizin temiz havasını içime çektim. Biraz olsun sakinleşmiştim ama hala çok sinirliydim. Sonra babamın ve ölmeden önce annemin anlatığı şu evi aramaya başladım. Babam ile buraya daha önce hiç gelmemiştik, annem ise bura da doğmuştu. Ben küçükken bana eski evini, çocukluğunu, arkadaşlarını... Falan anlatırdı. Ama benim en çok ilgimi çeken Zaman Kapıları idi. Annemin anlattıkları’na göre Şehrin dört bir yanında Zaman kapıları varmış ve bu kapılar zamanda yolculuk etmeye yararmış. Bu efsaneyi dinlemeyi hep çok sevmiştim. Sonra gözümden yaş gelmeye başladı. O aptal haberciler yüzünden ağlamamama bile izin yoktu ama şimdi istediğim kadar ağlaya bilirdim ve öyle de oldu bir anda hıçkırarak ağlamaya başladım. Artık annem yoktu artık her gece yanıma gelerek bana Kilmore Koyu hakkın da efsaneler, yâda Zaman Kapıları hakkında hikâyeler/öyküler anlatmayacaktı. O ölmüştü... Sonra omzum da bir el hissettim ve hemen gözyaşlarımı silip arkama döndüm. Arkam da ortalama 12–13 yaşlarında, kıvırcık saçlı, bir erkek duruyordu. Bana bakıp "Şey... Ben Rick... Yardım edebilirliyim?" dedi. Sonra bavullarımı göstererek "Sen pek buralı durmuyorsun da" dedi... "Tabi çok teşekkür ederim ben de Julia..." dedim. Rick Julia'yı duyunca yüzünde tatlı bir gülümseme oldu. Bunu fark ettiğimi, fark edince hayal âleminden çıkıp cevap verdi. "Bir arkadaşımın ismi de Julia da" dedi. Gülümsedim. "Şey ben bir ev arıyorum Anna Kingstam'ın evi. Nerede olduğunu biliyormusun?" Rick gözlerini kısıp düşündü "Anna Kingstam..." Sonra annem'in anlattıklarını düşünerek ona bir yol tarifi verdim "Biraz şehir dışında, bir doktorun evinin yakınlarında, çatı katı ile birlikte 3 katlı, yeşil bir ev ve... Uzun bir süredir kullanılmamış bir ev" dedim "Tamam anladım seni oraya götürebilirim... Bavullara yardım etmemi isterimsin?" "Edersen çok memnun olurum" dedim ve Rick bavullarımdan birini eline aldı. Saatlerce taşıdığım yük biraz daha azalmıştı. Rick önden ilerliyordu, bende arkasından onu takip ediyorum. Bir süre yürüdükten sonra yanımızdan yavaşlayarak son derece parlak siyah bir araba geçti. Arabanın sürücüsü sanki Rick'i tehdit etmek içi yapmıştı bunu. "O arabanın içindekileri tanıyor musun? Nede böyle yaptı?" "Boş ver... Buraya mı taşınıyorsun" diyerek konuyu değiştirdi. Anlatmak istemediği beliydi "Hayır pek öyle sayılmaz kafayı dinlemek için 1 ay burada kalacağım" "1 ay... Kafayı dinlemek için oldukça fazla bir süre... Neyse. Peki, Anna Kingstam..." "Anna Kingstam" bu ismi duymak beni hüzünlendirmişti ve sanırım Rick de bunu anlamıştı "Annem..." "Annem..." Yanağımdan bir damla yaş süzüldü. Yanağımı silip, burnumu çektim ve konuşmaya devam ettim. "Yani annemdi ama öldü... Buraya bu yüzden geldim... Annemin küçüklüğünün geçtiği evde kalıp kafa dinlemeye/kafamı dağıtmaya geldim..." dedim. Sonra Rick konuştu "Benim babam bir denizci idi. Fakat yıllar önce deniz de kaybolup gitti..." "Annem ben küçükken bana burayla ilgili efsaneler anlatırdı..." dedim. Rick daha kasvetli bir ses ile "Nasıl efsaneler?" dedi. Ben de cevap verdim "Zaman kapıları ile ilgili efsaneler... Kasabanın dört bir yanında gizli Zaman Kapıları varmış... Bu kapılar sayesinde zamanda yolculuk edilebirmiş..." Ben bunu biraz hüzünlü bir şekilde gülerek söylemiştim ama Rick birden donmuştu sanki. Sonra yol boyunca bir daha hiç konuşmadı...
Bir süre daha yürüdükten sonra "İşte geldik" dedi. Eski yeşil bir evi göstererek. Evin uzun bir süredir kullanılmadığı beliydi. Rick'in yardımları ile bavvularımı merdivenlere çıkardım ve annemin ben çok küçükken verdiği anahtar-kolyeyi boynumdan çıkarıp kapının deliğine soktum ama işe yaramadı. Ben kolyedeki anahtar çıkardığım da ise Rick yine dona kalmıştı gözlerini anahtardan alamıyordu. Bu beni oldukça korkutmuştu. Sonra paspasın altına baktım. "Bingo" paspasın altında bir anahtar vardı anahtarı alıp kapının deliğine soktum ve... Evet, kapı açıldı sonra Rick'e baktım ve "Hoşça kal Rick. Sonra görüşürmüyüz?" dedim. Rick cebinden bir kâğıt ve bir kalem çıkararak üstüne bir şeyler yazdı ve katlayıp bana verdi. "Bu ne?" dedim elimdeki kâğıda bakarak. "Bu kâğıdın içinde ev adresim(çizim olarak) ve telefon numaram var. Ne zaman istersen arayabilir/gelebilirsin... Ve eğer istersen seni arkadaşlarım Julia ve Jason ile tanıştıra bilirim "Tamam o zaman sonra görüşürüz..." "Hoşça kal..." ve arkasını dönüp gitti....
Evin içi oldukça havasız ve karanlıktı. Aynı korku filimlerinden çıkma bir ev gibiydi... Ben de hemen işe koyuldum. Önce perdeleri ve camları açarak evi havalandırdım. Sonra bavullarımı annem'in odasına çıkarıp annem'in gar dolabını boşalttım ve annem'in kıyafetlerini bavuluma, benim kıyafetlerimi annem'in gar dolabı’na yerleştirdim. Biraz dinlenmek için annem'in yatağının sütüne oturdum ve aynanın önündeki resimlere baktım. Hepsi annemin çocukluğuna aitti. Resimlerden birini elime aldım. Annem resimde 14–15 yaşlarında idi. Sonra ağladığımı fark ettim. Bura da ki her şey bana annemi hatırlatıyordu. Çünkü hepsi anneme aitti... Gözyaşlarımı sildim, resmi yerine koydum ve aynanın karşısına geçtim. Kendime baktım, annemin bana verdiği anahtar-kolyeye baktım... Sonra ayna da bir yasıma gördüm. Bu "Anne"m di saçlarını tarıyordu. Sonra beni fark etti. Gözlerimin içine değil kolyeme bakıyordu. Aynı Rick gibi... Bu kolyeyi özel yapan neydi? O anahtar nereyi açıyordu?... Sonra annem bana sesledi "Julia..." sesi başıma bir ok gibi saplanmıştı canım çok acıyordu kendimi yere attım ve sürünerek odadan çıktım. Merdivenlerden indim ve mutfağa koştum. Telefona sarılıp cebimde ki kağıdı çıkardım ve numarayı tuşladım. Bir süre sonra Rick konuştu "Tamam anne ben baktım... ben Rick kim..." sözünü bitirmesine izin vermeden konuşmaya başladım "Rick benim Julia... Yeni taıştığın... Evde çok garip birşeyler oluyor...Aaah" Başım çok ağrıyordu annem hala bana bağırıyordu "Julia...Julia...Julia..." Telefondan büyük bir gümdürtü geldi. Ardından Rick'in sesi... "Benim çıkmam gerek anne..." "Rick nereye gidiyorsun daha yeni gelmiştin...." Telefonu kapatım ve mutfaktan dışarı, çimlerin üserine attım kendimi ve beklemeye başladım...
Bir süre sonra Rick geldi. Ses kesilmişti annem artık bana bağırmıyordu ama ben bağırarak ağlıyordum... Rick yanıma koştu "Julia... Julia Ne oldu?" dedi. Ben de ona her şeyi anlattım sözüm bittikten sonra "Beni annenin odasına götürürmüsün?" "Oraya girmek istemiyorum" "Julia lütfen bu gerçekten önemli ve benimle gelmen gerekiyor" kolyemi çıkardım ve Rick yine nefesini tutu "Önce bana cevap ver. Bu kolye neden bu kadar önemli? Nereyi açıyor bu anahtar?" "Odada oraya gitmemiz gerekiyor" Nefes aldım ve birlikte annemin odasına girdik. Ayanayı işaret ederek "Onu bura da gördüm..." dedim. Rick aynayı kenara çekmeye çalıştı. Ben de yardım ettim. Aynanın arkasında bir kapı vardı. Oldukça eski bir kapı. Rick kapıya hayranlıkla bakıyordu "Anne'nin anlatığı efsaneler var ya... Onlar gerçek..." "Benimle dalga mı geçiyorsun?" "Hayır bu bir zaman kapısı ve annen Ulysess Moore'un arkadaşlarından olmalı... Ben üç Kilmore Koyu Şövalyesinden biriyim... Umarım annenin bir bisikleti vardır...." "Bir dakika "Kilmore Koyu Şovalyesi" de ne ve neden bir bisiklete ihtiyacımız var?" "Kilmore Koyu Şovalyeleri Zaman Kapılarını korur ve seni Argo Villasına Julia ve Jason ile tanıştırmaya götürmem gerek. Onlar üç Şövalyeden ikisi ve annen ile ilgi şu olay Jason buna bir cevap bulamana memnuniyet ile yardım edecektir gel hadi..." Merdivenlerden aşağıya inip garaja gittik. Şanslıydık ki annemin bir bisikleti vardı. Bisikleti çıkardım ve Rick'i izlemeye başladım... Bir süre sonra Argo Villasını görebiliyordum....